Okan Şen  
Özel Haber  
1 Temmuz 2020

“Bilim ve Teknoloji” dediğimiz daha çok, daha hızlı, daha az maliyetle üretebilmenin başlıca yöntemleriydi. Sonra onları geliştirdik. İstediğimiz gibi üretebilir hale geldik. Ürettiklerimizi kullandık ve konforumuz arttı. Fakat bu üretim aynı zamanda daha çok zarar veren bir üretimdi. Daha kirliydi  ve daha çok tükettiriyordu. Sosyolojik, psikolojik, çevresel sorunlara yol açtı. Şimdi de sağlığımız ve hayatımız tehdit altında. Kimi uzmanlara göre ilahi düzene zarar vermenin, sistem bozmanın bedelini KOVİD-19 pandemisi ile ödüyoruz.

Önce bilim ve teknolojiyi geliştirme uğruna dünyamızı pandemik, hastalıklı bir hale getirdik. Şimdi de onların yardımıyla bu hastalıklardan korunmaya çalışıyoruz. Bilim-teknoloji enstitülerinin, resmi organizasyonların çalışmalarının tüm amacı pandemi etkilerini azaltmak veya onunla yaşama şartlarını iyileştirmek. Virüs ile mücadelede bir yandan tüm kapasitemizi kullanmamız diğer taraftan da konuyla ilgili bilimi ve teknolojiyi daha da geliştirmemiz gerekiyor.

Bilimsel çalışmaların salgın ile en fazla çakıştığı alan aşı geliştirme çalışmalarıdır. Bu çalışmaları desteklemek için sadece Dünya Sağlık Örgütü sekiz milyar dolar kaynak ayırdı. Üniversiteler, laboratuvarlar ve diğer medikal araştırma merkezlerinde binlerce uzmanın üzerinde çalıştığı aşının etkisi, fiyatı, riskleri, testleri ve daha birçok yönü tartışılsa da en fazla gündem olan bu aşının ne zaman üretilebileceği konusu. Günümüz teknikleri ile ortalama bir aşının geliştirilme süresinin on yıl olduğunu hesaba kattığımızda bu konuda yapılacak bilimsel çalışmalara ne kadar acil olarak ihtiyaç duyduğumuz açık.

Bir çok alanda kullanılan dronlar pandemi döneminde de hizmet verdiler. Ancak sokağa çıkma yasakları ve toplanma kısıtlamaları ile yapılabilecek bir mücadelede tedbirlerin uygulanıp uygulanmadığını üstten bir bakış ile denetlemek elbette akıllıca bir yöntem. Uzaktan kumandalı bir dron ve üzerine monte edilmiş bir hoparlör denetimi sesli uyarı yapılabilir seviyeye taşıyabilir ki ülkemizin polis teşkilatı bu denetimlerin örneklerini çok gösterdi.
 

     
 

Drone insanlığa, virüs ile mücadelede kuşbakışı seviyesinde bir avantaj sunarken, daha geniş bir bakış açısını bize biraz daha yükseklerden başka bir teknolojik aygıt sağladı; Uydu. Wuhan üniversitesi uzmanları pandemi için geçici olarak yapılacak hastanelerin en uygun lokasyonunu uydu görüntülerini analiz ederek belirlediler. Yine uydulardan alınan görüntüler bu hastane inşaatlarına ait ilerlemeyi de yakından takip etmelerine imkan sağladı.
 


Sosyal izolasyonun, yani diğer insanlardan uzaklaşmanın en önemli tedbir olduğu dönemde robotlara iş düşmesi kaçınılmazdı. Bulaş kaygısı olmadan robotlar hastanede yemek hazırlıyor, dezenfektan sıkıyor, ateş ölçüyor, riskli durumları bildiriyor. Reuters’ın raporuna göre “Little Peanut” isimli bir robot Singapur’dan Çin’in karantinadaki kentlerine yapılan uçuşta yemek servisi yapıyor. İdealde bütün standart hizmetlerin robotlar tarafından verildiği ve tüm kadrosu robotlardan oluşan bir hastane. Aynı zamanda bu hastanenin robotlardan oluşan tüm kadrosu internet sistemine dahil olarak şehirlerdeki yüz tanıma sistemleri ve kızıl ötesi ateş ölçerler ile bilgi paylaşımı içerisinde.

Yeryüzündeki her cihaz ve ekipmanın doğal üyesi olduğu bu devasa yapıda IoT (Nesnelerin İnterneti) ile tüm cihazlar iletişim içerisinde olacak ve bütün süreçler ile ilgili anlık veri üretecek. Bu verinin büyüklüğünün akılları zorlayan bir seviyeye gelmesi uzun bir zaman almayacaktır. IDC’nin (International Data Corporation) 2019 yılındaki tahminine göre 2025 yılında bu şebekeye  tam 41.6 milyar cihaz bağlı olacak ve bunlar yıllık 79,4 ZB (zettabyte: 1 milyar terrabyte) veri üretecek. İşte bu veriye bu yüzden “Büyük Veri” deniyor. Bu veri de içinde barındırdığı çok sayıda ve çeşitte bilgi ile başka bir sistemin girdisi durumuna geliyor ki ona da “Yapay Zeka” diyoruz. Bu zeka verileri işleyerek insan vücudundaki her türlü biyolojik değişikliği hem algılayabiliyor hem de riskli bölgeler konusunda projeksiyon yapıp uyarı raporları hazırlayabiliyor, uzun vadeli tahminler yapılabiliyor.
 


 

Akıllı telefonların yardımı ile GSM şebekelerinden alınan kişilere ait hareket bilgilerinden de faydalanılarak kullanılacak Veri Analitiği ve Tahmin modelleri medikal uzmanlarını pandemi konusunda yeni ufuklara yönlendirebilecektir.

Pandemi süreci teknikleri, bireysel platformda da en az bütüncül yaklaşımlardaki kadar etkin ki; teknoloji, tedarik zincirlerinde doğabilecek aksamalara meydan okurcasına kişinin kendi medikal ekipmanını üretmesine imkan veren üç boyutlu yazıcılarını devreye sokuyor. Maske, yüz koruyucu ve virüsten korunmak için kullanılan diğer ekipmanlar bu yazıcılarla rahatlıkla üretilebiliyor.

Bilimsel ve teknik çalışmalar her dönemde yapılıyordu, fakat salgın hastalık döneminde hız kazandı, çünkü insanoğlu travma yaşamadan bilim ve teknolojiyi geliştirme konusunda özürlür. Tarih yine tekerrür edecek ve pandemi bize yeni gelişmelerin kapısını aralayacak. Tankın, uçak gemisinin birinci dünya savaşında, radarın, panzerin, denizaltının ikinci dünya savaşında üretildiği, atomun parçalanmasının ancak Hiroşima ve Nagazaki için mümkün olduğu bilim-teknoloji dünyasına KOVİD-19 un katkısı neden olmasın. Hiç değilse bu katkı öldürme değil yaşatma amaçlı masum bi katkı olacaktır.

Bakalım uğruna dünyamızı, çevremizi, sağlığımızı kısacası herşeyimizi feda ettiğimiz bilim ve teknolojinin, virüs ile mücadelemizde bize ne derece faydası olacak? Bu fayda feda ettiklerimize değecek mi? Bilemiyoruz ama öyle olmasını umut ediyoruz!

Paylaş



Güncel Yayınlar

AYBÜ Tıp Fakültesi - COVID-19 PANDEMİSİ kitabı yayınlandı.


Korona şiirleri

Kara bulut gibi  durdu karşımda 
Yağmur beklenirken, dolu tufanı
Hastalık içimde ateşli anda
Dualar yetişti gördü bu canı

Geceler uykusuz hasret rüyaya
Döşekler sertleşmiş  benzer kayaya 
Yorgan ağırlaşmış hasret havaya
Dualar yetişti gördü bu canı

Covid-19 ve Dua / Prof. Dr. Mustafa Güneş

Devamını okumak için tıklayın

 



Facebook